Dünya çapında mizahçıların takip ettiği, önemli bir yayın olan, Şili’de yayınlanan uluslararası mizah bülteni “Humor Sapiens” yayın yönetmeni Pepe Pelayo, dergimizin yayın yönetmeni ile bir röportaj gerçekleştirdi. “Humor Sapiens” Genel Yayın Yönetmeni Pepe Pelayo’ya çok teşekkürler…
Röportajın İspanyolca ve İngilizce orijinali “Humor Sapiens” web sitesindedir. Okumak için resmin üzerine tıklayabilirsiniz.
Bilemezsiniz sevgili mizahçılar, bu “Mizahçılarla karşı karşıyayım” bölümünden ne kadar keyif alıyorum. Ne zaman bu Gezegendeki harika mizahçılarla konuşma ayrıcalığına sahip olsam, hem mutlu oluyorum hem de zamanlarının bir kısmını bizimle paylaşmayı kabul ettikleri için onur duyuyorum.
O halde iyi bir dostumuz var, Türk karikatürist, gazeteci, yazar ve aynı zamanda ünlü uluslararası mizah dergisi “FENAMİZAH”ın Genel Yayın Yönetmeni Aziz Yavuzdoğan.
“Humor Sapiens“ten bir mizahçının onu tanımaması durumunda onun hakkında ne gibi bilgiler verilebilir? Örneğin 1981 yılında gazetecilik kariyerine İstanbul’da başladı. Çeşitli gazete ve dergilerde sanat yönetmenliği yaptı. Milliyet gazetesi ve Miço çocuk dergisinin ek yayınlarından sanat yönetmenliği yaparak 2008 yılında emekli oldu.
Karikatürleri çeşitli yayınlarda yer aldı. Çok sayıda kitap ve kapak resimleyerek grafik tasarıma önemli katkılarda bulundu. Birçok ödül kazandı.
1989-1994 yılları arasında Kuzey Kıbrıs’ta KIBRIS ve ORTAM gazetelerinde grafiker ve genel yayın yönetmen yardımcısı olarak çalıştı.
TRT eğitim kanalı Okul‘da yayınlanan 13 bölümlük çizgi film programı “Çizgili Programı”nın yayın danışmanlığını yaptı.
2006-2013 yılları arasında Türk Karikatürcüler Derneği‘nde yönetim kurulu üyeliği ve sekreterlik yaptı. 10 kişisel karikatür sergisi açtı, çok sayıda karma sergiye katıldı.
Altı karikatür kitabı ve iki şiir kitabı yayımlandı.
2008-2010 yılları arasında kendini edebiyat yayıncılığına adadı ve forumedebiyat ve FE Dergisi yayınlarını başlattı.
2012-2018 yılları arasında Türkiye’nin ilk uluslararası mizah dergisi FENAMİZAH’ı dijital platformlarda yayınlamaya başladı. Dergi, uluslararası karikatürist ve yazarların katkılarıyla varlığını sürdürüyor.
Yavuzdoğan, Ekim 2014’te memleketi Eskişehir’e döndü. Beş yıl boyunca Eskişehir’in en eski gazetesi Sakarya Gazetesi’nde haftalık mizah dergisi hazırladı ve gazetenin birinci sayfasına günlük başyazı karikatürleri çizdi. Ayrıca Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezi‘nde karikatür atölyeleri düzenledi.
2018 yılında Eskişehir Sanat Derneği tarafından “2018 Yılının En İyileri Ödülleri”nde “Yılın Karikatürcüsü” seçildi. 2024 yılında Kıbrıs Karikatürcüler Derneği’nden “Mizah Hizmet Ödülü”nü aldı.
Bu önemli özgeçmişle kendimize hayran kaldıktan sonra, şimdi buna karşılıklı olarak başlayacağız.
Pepe Pelayo : Sevgili Aziz, seni çok resmi bir şekilde, birçok bilgiyle tanıştırdım ama senin kendini tanıtmanı tercih ederim. Bana kendini nasıl gördüğünü, nasıl bilinmek istediğini söyle.
Aziz Yavuzdoğan: Bir mizahçı ve yayıncı olarak hikayemi paylaşmadan önce birkaç şey söylemek istiyorum. Her şeyden önce ben bir insanım. Tanrıın isteğiyle Anadolu’da Türk bir ailenin çocuğu olarak doğdum. Kökenimle gurur duysam da kesinlikle ırkçı değilim. Sadece bu coğrafyanın değil, Mezopotamya’nın, Asya’nın, Avrupa’nın, Afrika’nın, Latin Amerika’nın ve diğer adaların kadim kavimlerinin kültürlerini de öğrenmeyi, araştırmayı seviyorum.
Mesela Anadolu coğrafyasının Hitit, Frig, Roma uygarlıklarının yanı sıra Sümerler, eski Mısırlılar, Mayalar, İnkalar, Aztekler ve Vikingler beni özellikle büyülüyor. Geçmişte ve günümüzde bu dünyada yaşamış tüm kabilelere büyük saygım var. Şu anki yaşam tarzımızın bu kadim kültürler tarafından inşa edildiğine ve zenginleştirildiğine inanıyorum.
Aslında tarih boyunca maddi olarak pek çok şey değişse de insan duygularının hiç değişmediğini gözlemliyorum. Mesela deşifre ettiğimiz tabletlerden Sümerlerin “Lu-dingira” adında bir şairi olduğunu biliyoruz. Bir şiirinde platonik aşkını ve kız için yazdığı şiirleri anlatır. Bir gün şehir parkında aşkını itiraf etme cesaretini toplar. Ancak kız zaten nişanlı olduğu için olumsuz yanıt alır. Şair Lu-dingira da böylece hayal kırıklığı yaşar. O güne kadar onun hakkında yazdığı bütün şiirleri yok eder. Zamanımızın bir gencinin duygusal durumunun bundan çok farklı olduğunu hayal edebiliyor musunuz?
Neyse bu konu daha uzun süre devam edebilir. Diğer sorularınıza devam edeyim…
Pepe Pelayo : Eminim ki harika bir büyükbaba olacaksın, çünkü binlerce ilginç hikaye biliyor olmalısın, değil mi? Şimdi konuya girmek için söyler misiniz, mizaha ve karikatüre ilginiz nasıl başladı?
Aziz Yavuzdoğan : Çok küçük yaşlarımda, henüz yetişkin bilincine ulaşmadığım bir dönemde zaten sanatla iç içeydim. Dördüncü sınıftayken (9 yaşımdayken) yaşadığım bir olay beni daha da motive etti. Sınıf arkadaşım Mustafa çok güzel resimler çizdi. Öğretmenimiz çalışmasını övdü ve sınıf panosunda sergiledi. Buna çocukça kıskançlık ya da hayranlık deyin ama kendimi çizmeye daha fazla zaman ayırmaya başladım. Lisede okul yarışmalarında ödüller kazandım. Güzel Sanatlar Resim Bölümü’nde okudum. Ancak karikatürlere olan tutkum her şeyin önüne geçti. Tüm çizgi film/mizah paylaşımlarını takip ettim. Türkiye’de medyanın, komedyenlerin ve yazarların merkezi İstanbul’dur. Başkent Ankara’da yaşadım. Hayalim her zaman mesleğimi İstanbul’da icra etmekti. Ve kısacası 1981 yılında bu gerçeğe dönüştü.
Pepe Pelayo : Yaşasın çocukça kıskançlık o zaman, eğer mizah dünyamıza olan motivasyonunuzun nedeni buysa! Seninle tanıştığımda, mükemmel FENAMİZAH Derginiz karşımdayken ne kadar kıskandığımı itiraf ediyorum. Bu yüzden okuyucularımıza bu muhteşem eserinizi anlatmanızı istiyorum. FENAMİZAH nasıl ortaya çıktı, nasıl gelişti, özellikle bu ikinci diriliş döneminde sizin için ne ifade ediyor? Zaten bu kadar önemli olan bu dergiyle neyi başarmak istiyorsunuz?
Aziz Yavuzdoğan : Türkiye’nin en büyük ve en eski gazetelerinden biri olan Milliyet’ten emekli oldum. Daha sonra kişisel yayın sertifikası aldım. İlk yayınım bir edebiyat dergisiydi. (Çünkü çocukluğumdan beri benim de edebiyata ilgim büyüktü ve çalıştığım gazete ve dergilerde yazı işleri ekibinde yer almıştım). Çıkardığım edebiyat dergisinde Fenamizah adında bir eke yer verdim. Türkiye’de edebiyat dergilerinin ömrü genellikle kısa, okuyucu sayısı ise oldukça sınırlıdır.
Çeşitli kitapların illüstrasyonlarını ve tasarımlarını yaptıktan sonra 2012 yılında dijital yayıncılığa geçtim ve Fenamizah doğdu. 2017 yılına kadar aylık olarak aralıksız devam etti. Ancak ciddi sağlık ve aile sorunları nedeniyle ara vermek zorunda kaldım. Ancak içimdeki kıvılcım yeniden ortaya çıktı ve yeniden devam etmeye karar verdim. Birçok kişi bu derginin kurumsal bir yayın olduğunu düşünüyor ama aslında her şeyi (editörlük, redaksiyon, grafik tasarım, karikatüristlerle iletişim/mesaj yanıtlama, çeviri, yazarlık vb.) evden kendim hazırlıyorum. Benim için başarı, uluslararası meslektaşlarımdan aldığım yoğun ilgi ve nazik yorumlardan geliyor. Bu benim için yeterli. Hiçbir ticari hırsım ya da ünlü olma arzum yok.
Pepe Pelayo : Hedefleriniz arasında ünlü olmak olmasa da öylesiniz çünkü şöhret, arkasında büyük bir çalışma olduğunda tek başına gelir. “Sağlıklı” şöhretten bahsediyorum. Ama biraz teorileştirelim. Mesela grafik mizahtaki farklılıklar hakkında fikriniz nedir? Grafik mizah, karikatürleri, kişisel çizimleri, çizgi romanları, çizgi romanları, editoryal karikatürleri vb. içeren bir “şemsiye” terim midir, yoksa bu kavramlar birbirinden farklı mıdır? Örneğin karikatür ya da çizim, grafik mizahtan tamamen farklı bir şey midir? Kişisel karikatür grafik mizahın bir parçası değil mi?
Aziz Yavuzdoğan : Herkesin aynı çatı altında olduğunu düşünüyorum. Bir evin odaları gibi her birinin işlevi farklıdır. Birini diğerinin üstüne yerleştirmek imkansızdır. Evet her evin farklı odaları vardır ama asıl önemli olan o odalardaki yaşam kalitesidir. Ben böyle görüyorum.
Pepe Pelayo : Bu alegoriyi beğendim. Ben de senin gibi düşünüyorum. Eh, ben başka bir açıdan gidiyorum… Şüphesiz grafik mizahın en iyi eserleri, kusursuz bir detaylandırmaya, muhteşem bir icraya ve basit bir gülümsemeyi aşan sağlam bir mesaja sahip olanlardır, çünkü bunlar düşünmeye sevk ederler… Ama ben şunu söylemek istiyorum: Size şunu sorun: Hangi eser sizin için daha değerli; mükemmel çizilmiş, zayıf bir mesaja sahip bir eser mi, yoksa güçlü bir mesaja sahip ancak uygulaması daha zayıf bir eser mi?
Aziz Yavuzdoğan : Her ikisinin de birbirini tamamlaması lazım. Bana göre bir esere asıl değer veren sanatçının kendisi değil, hedef kitlenin onu kabul etmesi veya anlayabilmesidir. Kusursuz uygulama diye bir şey yoktur. İşinize ne kadar özveride bulunursanız bulunun, her zaman kusur bulan insanlar olacaktır. Öte yandan mesela bir mesaj vermek amacıyla çizmiyorum. Zaten bir olgu ya da sorun varsa ve toplum bunu fark etmemişse onu gün yüzüne çıkarırım. İnsanlar genel olarak kendilerine ders verilmesinden veya mesaj verilmesinden hoşlanmazlar. Topluma bir mesaj iletilecekse bunun ustalıkla yapılması gerekir. Şahsen ben kolayca anlaşılabilecek şeyleri çizme taraftarı değilim. İnsanların biraz düşünmesini, anlamaya çalışmasını tercih ederim. Zihin jimnastiği yapsınlar. Şiir de böyledir. Bir Türk şairi şöyle demişti: “Anlaşılması kolay olsun diye şiir yazmıyorum.”
Pepe Pelayo : Cevabınızı tamamlamak için kısa bir düşünmeme izin verin. Benim için zeki mizah, eserin şifresini çözerken izleyicinin kendini zeki hissetmesini sağlayan şeydir. Dolayısıyla bir dereceye kadar sanatsal detaylandırmanın olması gerektiği konusunda hemfikiriz. Ve mesajlar açık olamaz çünkü bunlar sloganlar, sloganlar ya da ahlak kuralları olabilir ve bunların hepsi bir sanatçının (bu durumda mizahçının) eserinde iletmek istediği şeyin tam tersidir. Ve eseri çirkinleştirmek, çirkinleştirmek içeriğin israfıdır, çünkü normal olan, halkın bunu reddetmesidir. Neyse, konuya bir kez daha bakmaya değer, değil mi? Ama az çok o alanda devam edelim… Sadece güldürmeyi, güldürmeyi amaçlayan bir çalışmanın değeri var mı?
Aziz Yavuzdoğan : Bu da bir başka harika soru. Aslında mizahı yaratanla onu bulan kişinin aynı frekansta olması gerektiğini düşünüyorum. Yani burada önemli olan algılama yeteneğidir. Bir komedyen yaptığı işin herkes tarafından anlaşılıp anlaşılmadığı konusunda endişelenmemelidir. Anlayanlar anlar. Yapmayanlar kendi algılarını sorgulamalı. Burada “değer” kavramı, sanatçı ile okurun aynı frekansta fikir birliğine varması halinde önem kazanmaktadır. Oyun, onları sadece güldüren ve yoluna devam eden bir şey olabileceği gibi, gülerken düşünürken/düşünürken de güldüren bir şey olabilir.
Pepe Pelayo : Bu iyi bir cevap. Ben de katılıyorum. Birinin bir an sadece gülmeye ihtiyacı varsa, sadece insanları güldürmek için yola çıkan komedyenin işini bulmak onlar için harika olurdu. Herkes faydalandı. Hayatta her şeyin bir zamanı vardır. Şimdi soru şu: Bir komedyen DNA’sında mizahla mı doğar, yoksa zamanla bunu geliştirir mi?
Aziz Yavuzdoğan : Ben Allah’ın her insanı eşit yeteneklerle yarattığına inanıyorum. “Doğuştan” dediğimiz her şey her insanda mevcuttur. Sadece onu etkinleştiren bir tetikleyicinin olması gerekir. Yani kişinin seçtiği alanda kendini keşfetmesi ve o hedefe yönelik çalışması gerekir. Sözde yetenek herkeste mevcuttur. Önemli olan onu keşfetmek, yüzeye çıkarmak ve emek vermek. Gezegenimizi düşünelim. Mesela yer altı maden zenginlikleri var. Ancak farklı derinliklerde bulunurlar. Biz insanlar olarak eşitiz. Derinliğimizde saklı değerli cevherleri keşfetmeli ve onları faydalı hale getirmeliyiz.
Pepe Pelayo : Ben de katılıyorum. Ama yeteneğinizi keşfederseniz ve onu geliştirmek, geliştirmek, kendinizi geliştirmek için hiçbir şey yapmazsanız, bu yalnızca bir “keşif” olarak kalır. Peki sevgili Aziz, mizahın sınırları konusunda fikrini sorma gereği duydum. Sınırlar var mı? Ve eğer varsa bunlar nelerdir?
Aziz Yavuzdoğan : Mizahta ya da herhangi bir tartışma alanında her zaman bir sınır vardır. Evrenin sonsuz ve sınırsız olduğunu düşünme eğilimindeyiz ama elbette bu sadece bir “inanç”. Bu konuda kesin bir bilgi yoktur. Sınırım dünyadaki insanların dinlerine, dillerine ve ırklarına karşı hassasiyetimle ilgilidir. Ben deistim ama bu konuların hiciv konusu olmaması gerektiğine inanıyorum.
Pepe Pelayo : Elbette bu bir sınır, ahlaki bir otosansür. Ancak toplumlar tarafından dolaylı veya kalıcı olarak empoze edilen başkaları da vardır (okuma, diktatörlükler, politik olarak doğruculuk vb.). Şimdi bu alandaki vizyonunuza ve uzmanlığınıza sesleniyorum, bugün Türkiye’de, dünyada ve özellikle Latin Amerika’da grafik mizahın düzeyini nasıl değerlendirirsiniz?
Aziz Yavuzdoğan : Mesleğimdeki tecrübemle ilgili sözleriniz için teşekkür ederim. Ancak mütevazı kalmayı tercih ederim. Şimdi sorunuza cevap vereyim: Türkiye’de, dünyada ve özellikle Latin Amerika’da grafik mizahın düzeyinin oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum. Ancak bunun dünya kamuoyunda pek takdir edildiğini söyleyemem. Dünyadaki çoğu insanın grafik mizahı anlama becerisine sahip olmadığını düşünüyorum. Daha çok yerel mizah içeren, yazılı içerikli, hafif eğlence içeren çizgi filmleri tercih etme eğilimindeler. Günümüzde grafik mizah uluslararası yarışmalarda daha alakalı görünüyor.
Pepe Pelayo : Cevabınıza tamamen katılıyorum (her zaman aynı fikirde olmamız biraz sıkıcı, değil mi?) Peki dostum, mizah kariyerinde yaşadığın komik, merak uyandıran, esprili anekdotları hatırlıyor musun?
Aziz Yavuzdoğan : Evet, elbette. Her karikatürist gibi benim de kendi anılarım var. Mesela bazen canlı çizgi filmler yaparak açık hava etkinliklerine katılıyorum. Bu etkinlikler sırasında izleyicilerden bazılarının yüksek sesle düşündüğünü duyabiliyorum. Yaptığım çizime yorum yaparken “Hiçbir şeye benzemiyor! Aynı şey değil!”
Pepe Pelayo : Elbette buna diğer meslektaşlarımda da şahit oldum, ha ha. Şimdi daha kişisel bir konuya gelelim: Mizah alanında hâlâ yapmak istediğiniz ya da başaramadığınız bir şey var mı?
Aziz Yavuzdoğan : Aslında doyumsuz biri değilim. Orta ve uzun vadeli bir planım yok. Size tuhaf gelebilir ama sanki Allah’ın bir peygambere gönderdiği vahiy gibi bana gelen ilhamla hareket ediyor, çevrem ve şartlara göre hareket ediyor, her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Çocukluğumdan beri hep gazeteci ve editör olmayı hayal ettim ve bu hayalim gerçek oldu. Tanrı’dan daha ne isteyebilirdim ki?
Pepe Pelayo : Şüphesiz hayallerimizi gerçekleştirmek için bu yeterli. Ama belki başka bir proje düşünebilirdin… Peki, son olarak, sana sormamı istediğin ama sormadığım bir soru var mı? Eğer öyleyse, yapın ve kendiniz cevaplayın.
Aziz Yavuzdoğan : Çok teşekkürler. Sizinle bu sohbete katılma fırsatını gerçekten takdir ediyorum. Bazı durumlarda, bir kişiyi gerçekten anlamak için yüz yüze görüşmenize gerek yoktur. Bir kişinin onuru ve değeri, yarattığı ve katkıda bulunduğu eserle değerlendirilebilir. Sen benim için o insanlardan birisin. Alanınızda muhteşem işler yapıyorsunuz. İkimizin de ortak bir insan çabasının parçası olduğumuza sevindim.
Pepe Pelayo : Beni kızdırıyorsun dostum, çünkü senden gelen bu sözler bin kat daha değerli. Teşekkür ederim, sizi tanımak benim için bir onur, sizi takdir etmek ve beni Fenamizah’ınızda yayınlamanız ve bunu karşılıklı olarak kabul etmeniz için sonsuz minnettar olacağım… Ama gerçekten bitirmek için, Mizah’ımızla ilgili birkaç kelime paylaşabilir misiniz? Sapiens okuyucuları mı?
Aziz Yavuzdoğan : Aslında Humor Sapiens’in rolü çok önemli. Sadece Latin Amerika’ya değil, dünyaya açılan bir pencere. Ancak bu pencereden sadece kendi sokağınızı görmüyorsunuz; Aynı zamanda küresel havayı takip etme olanağı da sağlıyorsunuz. Zengin içeriğiyle oldukça eksiksiz bir yayındır ve bu çok anlamlıdır. Dikkatle takip ediyorum ve çok faydasını görüyorum. İspanyol gazeteci Francisco Puñal Suárez, yıllar içinde dergimize değerli katkılarda bulunmuştur. Mesela Franco döneminde yayınlanan mizah dergisi Hermano Lobo’dan Francisco bana haber verene kadar haberim yoktu. Bana bu konuyla ilgili çok önemli bilgiler verdi. 2014 yılında Fenamizah’ta bununla ilgili bir makale yayınladım. Gelecek Şubat sayımızda “Dünyanın Eski Mizah Dergileri” bölümümüzde Lobo Kardeş’ten tekrar bahsetmeyi planlıyorum. Mizah alanındaki gerçek işbirliğimizin devamını yürekten umuyor ve diliyorum. Bu temennimiz sadece derneğimiz için değil, dünyadaki tüm ülkelerin ruh hali için de geçerlidir.
Bu arada bülteninizin 2025’ten itibaren güncelleneceğini öğrendiğimde çok heyecanlandım. Bu gerçekten heyecan verici! Çabalarınızı takdir ediyor, uzun ömür ve başarı diliyorum.
Pepe Pelayo : Tekrar tüm kalbimle teşekkür ederim sevgili Aziz. 2025’te size sağlık ve nice başarılar!!