Amerika’da yaşayan Türk akademisyen ve karikatürcü ile Kasım 2024 / 73. sayımızda gerçekleştirdiğimiz söyleşi…
( Röportaj: Aziz Yavuzdoğan )
– – –
Karikatür sizin için ne ifade ediyor? Karikatür hakkında ne düşünüyorsunuz?
Benim için karikatürler ve çizgi romanlar, sanatın en yüksek biçimlerini temsil ediyor; Karikatür sanatı heykelcilikten animasyona ve çizime kadar tüm güzel sanatlar öğelerini kapsıyor ve bence yaratıcılığın zirvesini oluştuyor. Sanat ile bilim arasında çok az fark olduğunu düşünüyorum çünkü her ikisi de tamamen yeni bir şey yaratmayı amaçlıyor. Aslında, bilim insanı olmadan çok önce bir karikatüristtim.
16 yaşımda karikatürlerimi yayınlamaya başladım ve 18 yaşıma geldiğimde Gırgır ve Fırt dergileri için profesyonel olarak çalışıyordum. Sanata olan ilgim beni 1980’lerin başında bilgisayar grafikleriyle tanıştırdı ve bu alanda doktora yapmaya karar verdim. O zamandan beri şekil modelleme, çizim, boyama, animasyon, heykelcilik ve hikaye anlatımı gibi görsel sanatların çeşitli yönlerinde araştırmalar yaptım ve dersler verdim. İlginç bir şekilde, çalışmalarımın çoğu bilim ve mühendislik alanlarında da pratik uygulamalar buldu.
Ülkeniz karikatürlerinizi takdir ediyor mu? Karikatürlerinize yönelik ilgi konusunda memnun musunuz?
ABD’ye geldiğimde yaşadığım kültürel şoklardan biri, karikatür, çizgi roman ve çizgi karakterlere çok az değer verilmesiydi. Avrupa’daki meslektaşlarının aksine, ABD’li sanatçılar genellikle karikatürlerin değerini pek fark etmezler. Bunun büyük ölçüde 1950’lerde çizgi romanlara karşı yapılan propaganda nedeniyle olduğunu düşünüyorum; bu dönemde çizgi romanlar masum çocukları kötülüğe kandıran sapkın bir form olarak görülüyordu. 1954’te, Çizgi Romanlar Dergisi Derneği tarafından içerikleri denetlemek amacıyla Comics Code Authority kuruldu. Buna tepki olarak 1960’lar ve 70’lerde comix gibi alternatif hareketler ortaya çıktı, ancak bu hareketler yalnızca, Robert Crumb ve Gilbert Shelton gibi, birkaç önemli sanatçı üretebildi. Bilgisayar grafiklerinin yükselmesiyle birlikte çizgi romanlar yeniden önem kazandı ve birçok çizgi roman hikayesi filme uyarlandı. Ancak popülerliğine rağmen, karikatürler ve çizgi romanlar ABD’deki sanat çevrelerinde hala yaygın bir kabul görmüyot. Dolayısıyla, ABD’de karikatürlere sınırlı bir ilgi varsa, benim karikatürlerim için de bu durum farklı değil. Mad Magazine bir süre önce kapandı ve yalnızca ufak çevreler New Yorker karikatürleri gibi belirli türleri takdir ediyor. Gazete karikatürleri ise artık daha küçük basılıyor. 19. yüzyılın ortalarında ABD, Thomas Nast gibi büyük karikatüristlerin yer aldığı editoryal karikatürlerin doğduğu yerlerden biriydi.
20. yüzyılda neredeyse her büyük gazetede The Washington Post için çalışan Herblock gibi bir editoryal karikatürist vardı. Günümüzde ise çizgi romanlar ve karikatürlerin internette yayınlanması norm haline gelmiş durumda.
Ülkeniz ile diğer ülkeler arasında mizahi benzerlikler ve farklılıklar nelerdir?
ABD, tarihsel olarak karikatür, çizgi roman ve animasyonun gelişiminde önde gelen ülkelerden biriydi ve bu alanların yükselmesinde kilit bir rol oynamıştı. ABD’den çıkan hikayeler, Lucky Luke, Lieutenant Blueberry ve Tex gibi çizgi romanların yaratılmasında Avrupa’daki sanatçılara ilham verdi. Birçok Avrupalı sanatçı ilham almak için ABD’ye gelir. Ancak ABD’de bu tür çizgi romanlara pek ilgi yok. 40 yıldır burada yaşıyorum ve bu süre zarfında Lucky Luke’u hiç satılırken görmedim, sadece Austin’de bir ikinci el kitapçıda bir İtalyanca Tex bulabildim. Avrupa’daki çizgi roman kitapçılarını her ziyaret ettiğimde hayran kalıyorum ve ABD’nin bu konuda Avrupa’ya daha çok benzemesini isterim, ancak bunun gerçekleşeceğini sanmıyorum.
Sizce karikatürler ülkeler arasındaki kültürel farklılıkları ortadan kaldırabilir mi?
Karikatürlerin kültürel farklılıkları ortadan kaldırabileceğini sanmıyorum. İnternetin yükselişi, insanların görmek ve duymak istediklerine uygun içerikleri seçtiklerini gösterdi. Kaynaklara daha fazla erişim, daha homojen toplumlar yaratmadı; aksine farklılıklar daha da belirgin hale geldi. Bu bağlamda, uluslararası dergilerde işbirliği yapan, küresel sergilere katkıda bulunan ve karikatür yarışmalarına katılan uluslararası karikatüristlere büyük hayranlık duyuyorum; çünkü kültürler arası anlayışı teşvik etmek için çaba sarf ediyorlar.
Sizce bir karikatürist sanat yoluyla dünya barışına katkıda bulunmalı mı?
Karikatürlerin dünya barışına katkıda bulunup bulunamayacağından emin değilim. Diğer tüm medya türleri gibi, karikatürler de çoğunlukla içerikleriyle aynı fikirde olan insanlar tarafından tüketiliyor. Sadece kendi inandığı kaynakları takip etme dürtüsü çok güçlü ve bu dürtü mesajla aynı fikirde olmayan insanlara ulaşmayı zorlaştırıyor.
Uluslararası karikatür yarışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Lütfen nedenlerinizi belirtin.
Kişisel olarak uluslararası karikatür yarışmalarına katılmıyorum. Onlara karşı değilim; sadece eserlerimi yarışmalara gönderecek vaktim yok. Karikatürlerim hakkında geri bildirim verebilecek ve geliştirmem için önerilerde bulunabilecek editörlerle çalışmayı tercih ediyorum.
Kendinizi başka bir karikatüristin bakış açısından çizecek olsanız, karikatüre hangi mizahi detayları eklerdiniz?
Kalın dudaklarım, büyük gözlerim, küçük bir çenem, kemerli bir burnum ve geniş bir alnım var. Karikatür portremi çizmek için bir sanatçı bu özellikleri abartabilir.
FENAMİZAH dergisi hakkında birkaç cümleyle düşüncelerinizi ve yorumlarınızı yazar mısınız?
FENAMİZAH dergisi, uluslararası karikatür sergilerine harika bir alternatif. Editör küratör rolünü üstleniyor ve sergi web tabanlı bir dergiye dönüştürülüyor. Bu dijital çağda, daha geniş bir kitleye ulaşmak için harika bir fikir…
– – –
ERGUN AKLEMAN KİMDİR?
“Texas A&M Üniversitesi’nde Performans, Görselleştirme ve Güzel Sanatlar Fakültesi’nde profesörüm ve aynı zamanda Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisliği Bölümü’nde ortak öğretim üyesiyim. Burada neredeyse 30 yıldır çalışıyorum. 1992 yılında Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği alanında doktora derecemi aldım. Bilgisayar grafikleri, bilgisayar destekli tasarım, matematik, sanat, mimarlık ve sosyal bilimler gibi birçok alanda 250’den fazla disiplinlerarası makale ve bildiri yayınladım. Hem Erdős hem de Bacon sayım iki, bu da matematik araştırmaları ve film endüstrisine ne kadar yakın olduğumu gösteriyor.
Ayrıca profesyonel bir karikatüristim. Şimdiye kadar 500’den fazla karikatürüm yayınlandı. IEEE Computer Society’nin amiral gemisi dergisi olan IEEE Computer için “Computing through Time” adlı iki aylık bir köşe yazıyorum ve “Herkese Bilim ve Teknoloji” dergisine haftalık bilim tarihi köşesiyle katkıda bulunuyorum. Ayrıca birçok çocuk kitabını resimledim ve yazdım, kendi illüstrasyonlarımı içeren birçok popüler bilim makalesi yazdım.
En önemli araştırma katkılarım şekil modelleme ve bilgisayar destekli heykel alanlarında oldu. Topolojik örgü modelleme konusundaki öncü çalışmam, TopMod adında güçlü bir şekil modelleme sistemi geliştirilmesine yol açtı. Bu yazılım geniş çapta indirildi ve birçok sanatçı, bu yazılımı kullanarak dikkat çekici heykeller yarattı; TopMod’un yeteneklerini gösteren yaklaşık 100 YouTube videosu bulunmaktadır.
Üniversite’de yüksek lisans programında hem teknik hem de sanatsal dersler veriyorum ve 100’e yakın öğrenci benim danışmanlığımda yüksek lisans derecesi aldı; bu öğrencilerin çoğu PIXAR, Disney, DreamWorks, Digital Domain, Google, Amazon ve Facebook gibi büyük firmalarda çalışıyorlar.”
– – –